El Premio Cervantes 2019, que debería entregarse el próximo 23 de abril, es un autor singular por muchas razones. Podemos decir que es un autor doble. Por un lado, porque aúna su profesión de arquitecto con su vocación literaria. No es una combinación inédita, pero muy poco usual en el mundo de la creación literaria. Como arquitecto, por ejemplo, participó en los proyectos del Anillo Olímpico de Barcelona para los Juegos Olímpicos de 1992.
Por otra parte, Joan Margarit es un poeta bilingüe, que escribe en castellano y en su catalán materno. Este carácter doblemente bifronte encuentra reflejo en su poesía. Su formación técnica se refleja en muchas ocasiones en una poesía íntima, de interior, que busca con abstracciones y símbolos meditar sobre los grandes temas del hombre: la fugacidad de la vida, el amor, la muerte y los interrogantes de la existencia. Su concepción del lenguaje poético, como un material duro, que hay que trabajar y perfilar, descansa también en su formación como arquitecto. La necesidad de exactitud en la expresión es también fruto de esa doble formación técnica y literaria.
Si bien comenzó a escribir poesía en lengua española, a partir de los años 80 publicó también obra en su catalán materno, del que es también uno de los grandes referentes de la poesía contemporánea, en un intento de ahondar en sus propias raíces.
Ha conseguido los mayores galardones de creación poética tanto en catalán (premi Serra d’Or, Premi Carles Riba, Premi Miquel de Palol, Premi Nacional de Cultura de Catalunya) como en español (Premio Nacional del Ministerio de Cultura, Premio Reina Sofía, Premio Pablo Neruda), que culmina en 2019 con el Premio Cervantes, el más prestigioso del mundo literario hispano.
Os dejamos con una de sus poesías, para que comencéis a gustar de su obra. Os recordamos también que el Club de Lectura Global del Instituto Cervantes de este mes está dedicado a este gran autor.
Penetro en otras vidas.
Llevo días leyendo, pero ahora
alzo los ojos porque me doy cuenta
de que apenas sé nada de quien escribió el libro.
Me avergüenza no conocer
más que su lucidez. Toda supervivencia
es esta especie de conversación
silenciosa y sin tiempo. Es algo aterrador
y ocurre en el abismo de la mente,
un frío cielo azul en el que el amor es
la única forma de posteridad.
(De No estaba lejos, no era difícil, 2010)
23 Nisan günü, 2019 Cervantes Ödülü’nün takdim edileceği kişi, birçok nedenden ötürü eşsiz bir yazar. Hatta onun için çifte yazar bile diyebiliriz. Mimarlık mesleğini, edebi mesleğiyle harmalayabilen usta bir kalem. Bu çok yeni bir karışım değil, ancak edebi yaratım dünyası için hala sıradışı bir birliktelik. Örneğin bir mimar olarak, aynı zamanda 1992 Olimpiyat Oyunları için Barcelona Olimpiyat Yüzüğü projelerine katılmış olan bir isim.
Öte yandan, kendisi İspanyolca ve Katalanca dillerinde yazan çift anadilli bir ozan. Bu iki taraftan bakabilme gücü ise elbette şiirlerine de yansıyor. Teknik eğitimi, yaşamın, aşkın, ölümün faniliği ve varlık sorunlarına dair insanın genel olarak derin mevzular üzerine odaklandığı; soyutlamalar yaptığı ve semboller arayarak ilerlediği, samimi şiirlerinde de kendini gösteriveriyor. Üzerinde çalışılması ve ana hatlarıyla çizilmesi gereken, katı bir materyal olarak ele alınan şiirsel dil anlayışı ise, aynı zamanda bir mimar olarak aldığı eğitime dayanıyor. İfadede kesinliğe duyulan ihtiyaç , yine bu çifte, teknik ve edebi eğitimin birlikteliğinden doğuyor.
1980’lerden itibaren şiirlerini İspanyolca dilinde yazmaya başlamasına rağmen, aynı zamanda çağdaş şiirin en büyük referanslarından biri olarak gösterilen, kendi köklerini araştırmaya çalışmak üzere yola çıktığı ve ana dili Katalanca’da da eserleri ni yayınlayan bir yazar olarak yoluna devam ediyor.
Hem Katalanca (Serra d’Or Ödülü, Carles Riba Ödülü, Miquel de Palol Ödülü, Katalonya Ulusal Kültür Ödülü) hem de İspanyolca (Kültür Bakanlığı Ulusal Ödülü, Reina Sofía Ödülü, Pablo Neruda Ödülü), ödüllere ve en son 2019’da İspanyol edebiyat dünyasının en prestijli ödülü Cervantes Ödülü’ne layık görülmüştür.
Sizi, hoşunuza gideceğini düşündüğümüz şiirlerinden biriyle baş başa bırakıyoruz. Ayrıca bu ayki Cervantes Enstitüsü’nün Küresel Sanal Okuma Kulübü’nün bu usta yazara adanmış olduğunu da hatırlatırız.
Queridos amigos,
El pasado lunes se falló el Premio Cervantes, que este año ha sido concedido a Juan Goytisolo, El fallo del jurado ha destacado “la capacidad indagatoria en el lenguaje y propuestas estilísticas complejas, desarrolladas en diversos géneros literarios; por su voluntad de integrar a las dos orillas, a la tradición heterodoxa española y por su apuesta permanente por el diálogo intercultural” del galardonado.
Muestra de esa voluntad de integración y diálogo son los guiones de los programas de televisión de la serie «Alquibla» para RTVE, algunos de cuyos capítulos dedicó a Turquía. Podéis ver varios capítulos de esta serie (en español) en el sitio de RTVE. Dedicados también a Turquía queremos recomendaros varios libros qu encontraréis en nuestra biblioteca Aproximaciones a Gaudí en Capadocia (Kapadokya’da Gaudi’nin izinde, en su versión en turco) una colección de artículos, que además del que da nombre al libro, el autor ha dedicado a Turquía. También Estambul otomano (Osmanli’nin istanbulu), un paseo literario por la forma de vida de los habitantes de la capital turca
Como es habitual, os recomendamos la consulta de estos documentos, así como la lectura del resto de obras que de Juan Goytisolo encontraréis en nuestra biblioteca. Para saber más sobre el autor os recomendamos la biobibliografía que han preparado nuestros colegas de la Biblioteca del Instituto Cervantes de Tánger, que desde 2007 toma el nombre del nuevo Premio Cervantes.
Saludos.
—————————————————————–
Sevgili arkadaşlar,
Geçtiğimiz Pazartesi günü gerçekleşen Cervantes Ödülleri’nin bu yıl ki sahibi Juan Goytisolo oldu. Jüri bu ödülün kendisine verilmesinde “Yazarın araştırmacı dil yetisi, kendine özgü karmaşık üslup önerileri, muhtelif edebi türlerini geliştirme; İspanyol heterodoks geleneği ve Akdeniz’in iki kıyısını kültürlerarası diyalog aracılığıyla birleştirme konusundaki kararlılığınının” etkili olduğunu belirtti.
Yazarın entegrasyon ve diyalog arzusunu dile getirdiği televizyon programları arasında, bazı bölümlerinde Türkiye’nin de işlendiği, RTVE’nin televizyon serisi «Alquibla» yer almaktadır.
Bu seriye ait bazı bölümleri RTVE’den (İspanyolca) izleyebilirsiniz. Sizlere yine Türkiye’yi konu edinen ve kütüphanemizde bulabileceğiniz yazarın birkaç kitabını da bu vesileyle tavsiye etmek isteriz. Bunlar arasında, kitaba adını veren makalelerden bir koleksiyon oluşturduğu Aproximaciones a Gaudí en Capadocia (Türkçe versiyonu: Kapadokya’da Gaudi’nin izinde) ve Türk sermaye sakinlerinin yaşam tarzını bir edebi yürüyüş eşliğinde inceleyen Estambul otomano (Osmanlı’nın İstanbul’u) yer almaktadır.
Her zamanki gibi, kütüphanemizden Juan Goytisolo’yu ve diğer eserlerini araştırabilir ve okuma fırsatı bulabilirsiniz. Usta yazar hakkında daha fazla bilgiye ulaşmak için sizlere, ilk Cervantes Ödülü’nü aldığı 2007 yılından itibaren kütüphanesine isim babalığı yaptığı Tangier Cervantes Enstitüsü Kütüphanesi’ndeki meslektaşlarımızın hazırladığı biobibliografía’yı incelemenizi öneririz.
Saygılar.
Queridos amigos,
hoy hemos recibido la noticia del fallecimiento de Ana María Matute. Ana María Matute fue una de las grandes escritoras de la posguerra española, formando parte de la que se denominó generación de los «jóvenes asombrados», que reflejaron la situación de la guerra civil española en sus obras. A lo largo de su trayectoria recibió algunos de los premios más importantes de las letras españolas, Premio Gijón, de la Crítica, Nacional de Literatura, Fastenrath, y en el 2010 el Premio Miguel de Cervantes.
En el 2009 depositó su legado en las Cajas de las Letras de nuestra sede de Madrid. Su legado fue la primera edición de su obra Olvidado Rey Gudú, y declaró “Quiero que dentro de 20 años se me recuerde por mis obras, porque los libros son la forma de perdurar y de estar en la memoria de los que nos amaron.” En esta idea os recomendamos la lectura de las obras que de y sobre Ana María Matute podéis encontrar en nuestra biblioteca. Para más información sobre la autora os recomendamos consultar la biobibliografía elaborada por nuestras compañeras de la RBIC. Desde 2011 la biblioteca del centro de Casablanca recibe el nombre de esta autora. Saludos.
—————————————————-
Sevgili arkadaşlar,
Bugün Ana Maria Matute’nin ölüm haberini aldık. Ana Maria Matute İç Savaş Sonrası İspanyol edebiyatının en büyük yazarlarından biriydi ve ismi İspanyol iç savaş sorunsalını yansıtan «jóvenes asombrados» (Şaşkın Gençlik) ile anılırdı. Kariyeri boyunca İspanyol yazını için kendisine layık görülen büyük ödüller arasında Gijón Ödülü, Eleştiri Ödülü, Ulusal Edebiyat Ödülü, Fastenrath Ödülü ve 2010 yılında layık görüldüğü Miguel de Cervantes Ödülü bulunmaktadır.
2009 yılında Madrid’te bulunan ana merkezimizin Mektup Kutusu’na Olvidado Rey Gudú (Unutulan Kral Gudu) adlı eserinin ilk baskısını okurlarına vasiyet olarak bırakırken okuyucularına “Önümüzdeki 20 yıl içerisinde eserlerimle hatırlanmak istiyorum, çünkü kitaplar bizleri seven insanların hafızalarında kalmanın ebedi yoludur” diye seslendi. Kütüphanemizde Ana María Matute’nin eserlerini bulabilirsiniz. Usta kalem hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyen okurlarımıza RBIC’teki meslektaşlarımız tarafından hazırlanan biobibliografi’ye danışmalarını ayrıca tavsiye ederiz. 2011 yılında Casablanca’daki merkezimizin kütüphanesine yazarın ismi verilmiştir. Sevgiler
Queridos amigos,
El pasado 31 de marzo se cumplía el centenario del nacimiento de Octavio Paz, Premio Cervantes en 1981 y Nobel de Literatura en 1990. Ya hemos recogido en este blog alguna referencia a alguno de los actos que se han celebrado con motivo de este aniversario. También en homenaje a este acontecimiento la revista Cuadernos hispanoamericanos ha dedicado su número de marzo al escritor mexicano. La revista Cuadernos hispanoamericanos se recibe de forma corriente en nuestra biblioteca y los números anteriores a 2013 desde su inicio en 1948 son accesibles a través de la Biblioteca Virtual Miguel de Cervantes.
Queremos invitamos a conocer la revista, y las obras de Octavio Paz que podemos ofreceros, tanto en español como en turco, en nuestra biblioteca.
————————————————————
Sevgili dostlar,
Geçtiğimiz 31 Mart günü, 1990 Nobel Edebiyat ve 1981 Cervantes Ödülü sahibi Octavio Paz’ın yüzüncü doğum yıldönümü kutlandı. Bloğumuzda referans olarak bu kutlamalardaki etkinliklere değindik. Cuadernos hispanoamericanos dergisi de tam bu amaca itafen Mart sayısında Meksika’lı yazarı konu ediniyor. Cuadernos hispanoamericanos dergisini düzenli alan kütüphanemizden güncel sayılarını, 2013’ten kurulduğu 1948 yılına kadar çıkan sayılarını ise Sanal Kütüphane Miguel de Cervantes’ten erişebilirsiniz.
Sizleri dergiyle ve hem İspanyolca hem Türkçe dillerinde Octavio Paz’ın eserleri ile bir araya gelmeniz için kütüphanemize davet ediyoruz.
Queridos amigos,
ayer le fue concedido el Premio Cervantes a la escritora mexicana Elena Poniatowska. Elena Poniatowska nació en París en el seno de una familia francopolaca, pero a los 10 años se trasladó a México donde ha desarrollado toda su carrera literaria. Novelista, ensayista y también periodista su trayectoria literaria ha corrido siempre de la mano de un profundo activismo político y social, no en vano su obra más conocida es La noche de Tlatelolco, refleja la dura represión sufrida por las protestas estudiantiles el 2 de octubre de 1968.
Siguiendo la tradición del Premio Cervantes, este año el galardón recayó en un autor latinoamericano. Poniatowska es el quinto autor mexicano que obtiene el premio tras Octavio Paz, Carlos Fuentes, Sergio Pitol y José Emilio Pacheco.
Como siempre os invitamos a conocer el autor a través de las obras que tenemos en nuestra biblioteca. Saludos.
———————————————————–
Sevgili arkadaşlar,
Dün 2013 Cervantes Ödülü, Meksika’lı yazar Elena Poniatowska’ya verildi. Fransa-Polonya kökenli Elena Poniatowska Paris’te doğdu ve 10 yaşına geldiğinde ailesinin Meksika’ya taşınmasıyla tüm edebi kariyeri orada gelişti. Romancı, denemeci, gazeteci kimliği ile sosyo-politik olayların tam göbeğinde duran yazar; en çok eylemci kimliğiyle 2 Ekim 1968 yılındaki öğrenci ayaklanmalarını anlatan La noche de Tlatelolco eseri ile tanınmıştır.
Cervantes Enstitüsü geleneği bozmadı ve bu yıl ödülü yine Latin Amerika’lı bir yazara verdi.
Octavio Paz, Carlos Fuentes, Sergio Pitol ve José Emilio Pacheco’nun ardından Poniatowska beşinci ödülü evine götüren Meksika’lı yazar oldu.
Her zaman olduğu gibi eserlerine göz atmak isteyen okurları kütüphanemize davet ediyoruz.
Selamlar
Comentarios recientes / Son yapılan yorumlar